15 Eylül 2015 Salı

YENİ KİTAPLIĞIM

                 Herkese merhabalar... 

            Bildiğiniz gibi kitap okumayı çok seviyorum. Ayrıca kitap almak ve biriktirmek hobilerim arasındadır. Hal böyle olunca kitaplarım hiçbir yere sığmaz oldu. Uzun zamandır aklımda vardı böyle bir şey ama hep erteliyordum. Her yere bakıyım en güzelini bulurum gibisinden. Ancak son bir kaç gündür ağır stres altındayım. Durum böyle olunca bir şeyler yapıp kafamı dağıtmak istedim. 

         A101'e geçtiğimiz perşembe kitaplık geldi. Dedim Ezgi belanı mı arıyorsun git al onu işte yerleştirirsin boşaltırsın kafan dağılır biraz mutlu olursun. 

  

                            İşte aldığım kitaplık sağ alttaki. Eve geldik kurduk anam bir baktım ki bu küçücük. Tabi ben bir feryat figan... Dedim bari yerleştireyim kitaplığımı ne yapacağım bu saatten sonra almışım kurmuşum bir kere.





                   Son hali de böyle alıp alabileceği kitap bu kadar. Ben çok üzülünce babamda bir tane daha alırız üzülme dedi:) Sonra biraz içim rahatladı. 


            NOT: Arkadaşlar ben yatay geçiş başvurusu yapmıştım. Yarın belli olacak. Bütün stresim bu yüzden umarım geçiş yaparım çünkü çok istiyorum.Bana şans dileyin. Yarın ki yazımda da kazanıp kazanamadığımı yazarım size biraz anlatırım. 

         İyi Haftalar.... 

11 Eylül 2015 Cuma

CHAPPİE

                Günaydınlar efendim. Bugünde size robotların polis olduğu bir yerden sesleniyorum. 

           Deon (Dev Patel) adında bir mühendis izci robotların yapımında görev alır. Ama amacı yapay zekaya sahip robotlar üretebilmek. Uzun çalışmalarının sonucunda nasıl yapacağını anlar ve denemek ister. Ancak birlikte çalıştığı şirket yapay zekayı istemez çünkü robotları polisler kullanmakta ve yapay zeka onlar için sadece masraf olarak gözükür. 

   


             Deon kararını verir ve hurdaya çıkmış bir robotu şirketten kaçırır. Asıl film buradan sonra başlar. Soyguncular bir sebepten ötürü Deon'un yolunu keser ve arabasıyla beraber kaçırırlar. Arabanın içerisinde robot parçalarının olduğunu fark ettiklerinde sevinirler ve Deon'a robotu tamir ettirirler. 

          Chappie yeniden doğduğunda tıpkı bebek gibidir. Her şeyi yeni öğrenmeye başlar. Hırsızlardan birine anne der. Ama soyguncuların amacı başkadır. 


        
          Chappie'nin bataryası vücudundan çıkmamaktadır. Yani yaklaşık beş gün hayatta kalabilir. 

        Kendi duyguları, hisleri olan robotumuz kötü adamların elindedir ama gerçekte ne olduğu kendi içindedir. 

       Eğlenceli, aksiyon dolu ve komik bir bilim kurgu filmi istiyorsanız size bu filmi önerebilirim. 

      İyi eğlenceler...



10 Eylül 2015 Perşembe

ALIŞVERİŞ #2

       Herkese günaydınnnn! 

               Uzun zamandır toplu bir alışveriş yapmamıştım. Aslında şimdi de yapmak aklımda yoktu. Ancak yurt dışından gelen misafirlerimiz oldu ve benim yaşlarımda kızları vardı. Onları gezdirmek için çıktığımda son durağımız bir avm olunca alışveriş kaçınılmaz oldu.:)

        Çok konuşmadan ürünlere geçiyorum...

       Öncelikle Gratis'ten başlayayım. Adını çok duyduğum ve bulmakta bir o kadar zor olan bu Himalaya Herbals Neem Maskesini aldım. Aldığım gün kızlarla hemen test ettik ve bayıldık. Benim burun üzerimde çok fazla siyah nokta vardı ama ilk kullanıştan itibaren yok denecek kadar azaldı. Tek beğenmediğim yanı kokusu. Ben kına kokusunu sevmem ve bu maske bildiğin kına gibi kokuyor.




            Gelelim Watsons alışverişime. Bildiğiniz gibi makyajımı Garnier'in makyaj temizleme suyuyla temizliyorum. Aldığım günde indirime girmişti. Hiç düşünmeden attım sepete:) 






                 İkinci olarakta nude bir oje kaptım. Oje sürmeyi canım istemediği zamanlarda tek kat nude oje sürüyorum ve uğraşmamış oluyorum. Bu yüzden Flormar'ın 305 numaralı Beige Latte rengi ojesini aldım. 





                   Uzun süredir kahverengi göz kalemi yada kahverengi liner istiyordum. Avon'da da bu kalemi indirimli görünce denemek istedim. Sürümü kolay. Sabahtan akşama kadar gözümde kaldı. Gözümde mor gibi durduğunu düşünsem de ben bunu sevdim ya. 






                 En son olarak da Flormar'a girdik. Bu alışverişi yaptığımda %70 indirim vardı. Ürünler baya uygun fiyatlıydı anlayacağınız. Aynı gün içerisinde 2 kere girdik mağazaya ama karar vermedik. En son girdiğimizde ben dedim artık yeter bir şeyler alalım dayanamayacağım. 

          Yeni çıkan Full Color ojelerden FC29 Mystical Getaway rengi ojeyi aldım. Tabi şimdilik gene gidip diğer renklerini de almayı düşünüyorum. 






               İkinci olarak colorliner aldım. Almamın sebebi kahverengi olması ve fiyatı idi. Eve geldim denemek istedim ama cık. Anlaşamadık. 
Birincisi metalik,
İkincisi tek katta rengini vermiyor,
Üçüncüsü ucu çok oyna. Tam konsantre oluyorum süreceğim fırt hemen ucu kayıyor. Zaten bir kere bile düzgün süremeden attım çekmeceye. 

           Bu arada 01 V FOR VICTORY oluyor kendisi.







                 Derken çıktık Flormar'dan geziyoruz avm'nin içinde. Bizi resmen şeytan dürtüyor tekrar gidin oraya diye. Duramadık gittik. Bu seferde rengine, yapısına, kokusuna, duruşuna kısacası her şeyine aşık olduğum Extreme Color Lip Laquer satın aldım. Rengi ise 09 1960s! Aldıktan sonra biraz pişman olmadım değil. O da rengi çok koyu kullanabilir miyim acaba diye düşündüm. Normalde kırmızı ve bordo ruj kullanıyorum. Ama bu siyaha kaçıyor benim dudağımda. 

          Umarım kullanırım çünkü gerçekten çok beğendim.





                Bunlar haricinde iki tanede tshort aldım. Biri Defacto diğeri ise C&A. Onları giydiğim için fotoğrafını çekmek istemedim. Aşağıya fiyatlarını yazarım. 

                En son da fiyatlarını söyleyip bitireyim o zaman. 


  • Himalaya herbals neem mask : 11,90 tl
  • Garnier makyaj temizleme suyu : 14,90 tl
  • Flormar oje ( beige latte ) : 2,50 tl
  • Avon colortrend göz kalemi : 6,95 tl
  • Flormar full color oje ( mystical getaway ) : 1,95 tl
  • Flormar colorliner : 4,80 tl
  • Flormar extreme color lip lacquer : 5,10 tl
  • Defacto tshort : 12,90 tl
  • C&A tshort : 19,90 tl 

               Sağlıcakla kalın. 

9 Eylül 2015 Çarşamba

CETTUA SİYAH NOKTA TEMİZLEYİCİ BURUN BANDI

                 Merhabalar, bugün sizlerle kullanıp kullanıp bıkmadığım ve vazgeçemediğim bir üründen bahsedeceğim.

            Benim de herkes gibi siyah noktalarla başım dertte. Bunun uğruna çok fazla ürün denedim. Ama parasına göre gerçekten işini yapan Cettua'yı buldum. 


               İçerisinde 6 adet bulunuyor. Bu kullandığım kaçıncı kutu inanın hatırlamıyorum.


               6'sı da böyle tek tek paketler halinde. Açıkçası tek tek olması beni kendine çeken sebeplerden birisiydi. Taşınması kolay ve daha hijyenik olduğunu düşünüyorum.


                   Paketi açtığımızda burun bantına kavuşmuş oluyoruz. Nasıl kullandığımdan da biraz bahsedeyim size. yüzümü yıkadıktan sonra burnum ıslakken yapıştırıyorum. 15 - 20 dk bekledikten sonra (sertleşince) hooop çıkartıyorum. Ve sonuç muhteşem. 

              Burun bölgesindeki kiri, yağı ve gözenek tıkanıklığına sebep olan atıkları, nemlendiren ve aktive eden yapışkan özellikteki bantları sayesinde gidereceğini vaat ediyor. Bence söylediği şeyleri tam anlamıyla yapıyor.

             Fiyatından bahsetmem gerekirse ben indirimden almıştım. Yaklaşık 2 3 TL civarındaydı.(tam hatırlamıyorum.) Normal fiyatı ise 7,90 TL. Cettua ürünlerini Gratis'ten bulabilirsiniz.

            Okuduğunuz için teşekkür ederim.



8 Eylül 2015 Salı

MUTFAKTA BUGÜN

                  Günaydın millet! Bu aralar biraz fazla mutfakla haşır neşir oldum sanırım. Beni tanıyan bilir; yemek yapmayı sevmem ama yeni şeyler denemeyi severim. Bugünde patates kroket denedim. Önce size malzemelerini vereyim sonrada nasıl yaptığımı anlatayım. 


  •        Kişi sayısına göre patates
  •        Tuz 
  •        Karabiber
  •        Yumurta
  •        Galeta unu
  •        Kızartmak için sıvı yağ
           Öncelikle kişi sayısına göre seçtiğim (fotoğraftaki iki kişilik oldu) patatesleri soydum. 

                     Daha sonra bir kaç parçaya bölerek haşlamaya bıraktım. ( ben ocakta unuttum siz unutmayın a dostlar.) 
                       Haşlanan patatesleri sıcakken çatal yardımıyla iyice ezdim. Soğumaya bıraktım. 
                  Soğuyan patates püresini biraz üzerine basarak yuvarladım.
                    Artık patatesleri bitirdim. Şimdi de sırada dışını hazırlayıp kızartmak kaldı. 

              Bir tane yumurtayı alıp çırptıktan sonra içerisine yaptığım patates toplarını atıyorum. Çıkarttıktan sonra da galeta ununa buluyorum. 
                Yukarıda galeta ununu biraz az koymuşum siz bol bol koyun. 
            
            En son olarak da geriye kızartmak kalıyor. Aman dikkatli olun şayet ben her yerimi yaktım. O yüzden kroketleri yağın içerisinden çıkartırken biraz parçaladım. 
              İşte bu kadardı. Gayet kolay yani (ben bile yapabildiysem). 
          Geriye sadece yemek kaldı.
               Afiyet olsun...


7 Eylül 2015 Pazartesi

KARA KRALİÇE KÖSEM / DEMET ALTINYELEKLİOĞLU

              Günaydın! Öncelikle uzun süredir paylaşım yapamadım. Bunun için kusura bakmayın sizi unutmadım. Artık tam gaz devam yazılarımı paylaşmaya. Siftahı Kara Kraliçe Kösem ile yapıyorum. 

          Bilindiği üzere Demet Altınyeleklioğlu tarihte önemli rol oynayan kadınların kitaplarını yazmıştır. Bunlar 6 kitaptan oluşan bir seridir. Ben hepsini okudum. Moskof Cariye Hürrem ve Cariyenin Kızı Mihrimah kitaplarının yorumlarını okumak isterseniz onları da yazdım. 



  
             Önceki beş kitap gibi bu kitapta Kösem'in kaçırılması, esir olduğu dönemler ve sonrada cariyelik dönemi sırasını izliyor. Aslında yazarken o kadar zorlanıyorum ki. Çünkü farklı hiç bir şey yok. Kösem'in, padişahla tanışması o kadar uzun sürdü ki ben sıkıldım artık. Yaklaşık dört yüz ellinci sayfadan sonra falan padişahı gördü. Demem o ki saçma derece de uzatılmıştı kitap. 

        Şimdi bana diyeceksiniz madem beğenmedin niye okudun diye. Cevabım sonlara doğru kitabın biraz daha hız kazanmasıydı. Sultan Ahmet ölmüş ve Osmanlı'nın başına Deli Mustafa geçmişti. Bundan sonra da kitap su gibi geçti valla ben bile anlamadım nasıl okuduğumu. 



              Şöyle bir toparlamam gerekirse; psikolojik tahliller çok fazlaydı. Okuyucuyu bununla sıkmamak gerekirdi bence. Bu kurgu bir kitap ama yinede söylemek istediğim bir şey daha var. Kösem Sultan olduğu gibi anlatılmamış. Kösem'in hayatta kalması, oğullarının başa geçmesi tesadüf gibi anlatılmış. Bu biraz beni üzdü. Tamam kurgu olabilir ama ben Kösem'in gerçekten yaptığı şeylerin de yazılmasını isterdim. 

          Okumak isteyenlere şimdiden iyi okumalar.

    Dipnot: Kara Kraliçe Kösem'i Tüyap kitap fuarından 15 TL ye almıştım. 




4 Eylül 2015 Cuma

BARFİ

           Bu aralar duygusal modumdayım. Okuduğum kitaplardan da belli zaten bu. Hep bir şey olsa da ağlasam diye yaşıyorum yaklaşık bir aydır. Her neyse karşıma bu film çıktı ve ciğerlerim çıkana kadar ağladım desem yeridir. ( Çok fazla ağlanacak sahne yoktu ama ben işte. ) 

         

Barfi, doğuştan sağır ve dilsizdir. Doğduktan az bir süre sonra annesini kaybetmiştir ve babasıyla yaşamaktadır. İnsanlara karşı güven problemi vardır. Arkadaşlarının hepsini dener (test eder) o yüzden. 

Barfi aşık olur. Fotoğrafta sol taraftaki kıza. Ancak kız nişanlıdır. Hemde nişanlısı zengin ve yakışıklıdır. Ama aşkı, yaşamayı, mutluluğu her şeyi Barfi de bulmuştur. Kız bir seçim yapmak zorundadır ve parayı iyi bir geleceği seçer. 


Barfi tarafında ise işler karışmıştır. Artık sevdiği kadın yoktur yanında. Kendini yalnız hisseder. Ama fotoğraftaki diğer kızda onunla beraber yaşamak zorunda kalır. 

Ben buradan sonrasını anlatmayacağım. Bence filmi alın bir izleyin. İşte o zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız. 


3 Eylül 2015 Perşembe

MARTI JONATHAN LIVINGSTON / RICHARD BACH

               Size bugün muhteşem bir öyküyle günaydın demek istiyorum. Ve hemen öykümüzü anlatmaya başlıyorum. 


          Martı Jonathan ,tıpkı diğerleri kadar normal bir martı. Fakat düşünceleri davranışları diğer martılardan çok farklı. 

          Martıların geneli yemek bulmak aç kalmamak için uçarlar. Artık uçmak onlar için karın doyurmaktan başka bir şey çağrıştırmamakta. Ancak Martı Jonathan, uçmanın onlara verilen bir hediye olduğunu düşünmektedir. 


         Uçmaya kafayı öyle bir takmıştır ki gerekirse aç kalıp sabahtan akşama kadar çalışmaktadır. Derken en son Jon sürüden atılır. Aslında bu üzücü bir şeydir ama Jon'un kurtuluşu ve geleceğinin şekilleneceği bir dönüm noktasına dönüşür. 

         Çok güzel bir başlangıç yapar ve hayallerine kavuşur. Kendisi gibi düşünen martılara ulaşıp onların geleceğinin de şekillenmesine yardımcı olur. 

         Ben dördüncü bölüm ilaveli olan kitabını okudum. Gayet güzel bir öyküydü. Çok güzel ders çıkarılabilecek bir kitap. Okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız zaten. 

         Kitaptan beğendiğim bir kaç cümleyi sizinle de paylaşmak isterim:


  • Eğer ne yaptığını biliyorsan her zaman başarırsın. Başarmak için ne yaptığını bilmek gerek.
  • En doğru yasa bizi özgürlüğe götürecek olandır.
  • Ya şeytan olmalısın yada Tanrı.
  • Yöneticilerin ve ritüellerin gücü, yavaşça, çok yavaşça, istediğimiz gibi yaşama özgürlüğümüzü öldürecektir. 
  • Acaba biz, dünyamızda ki özgürlüğün bitişini izleyen martılar mıydık?
          Çok güzel değil mi?


    Güzel günler dilerim...



          

          

2 Eylül 2015 Çarşamba

PURE BEAUTY / POMEGRANATE ANTIOXIDANT EXFOLIATING GEL

           Günaydın!



Pure Beauty markası bir Güney Kore markasıdır. Bu yüzden yalnızca Watsons mağazalarında satılıyor. Bende bir Güney Kore aşığı olarak ürünlerini denemek istedim. 

Ürün renksiz ve çok katı değil. Ayrıca çok ağır olmayan bir kokusu var. Beni rahatsız etmedi kokusu ama siz kokulu ürünleri sevmiyorsanız ve alerjiniz falan varsa önermem. 



Bu ürün bir kimyasal peeling görevi görüyor. İlk fotoğrafta elimin peeling yapılmamış hali var. İkinci fotoğrafta ise azıcık jel alıyorum. Az bir miktarı elimin üzerine yetiyor zaten. Masaj yaparak elimin üzerine peeling uyguladım. 


Uyguladığınız bölgede (yüz, boyun, el yada ayak) pütür pütür derinizin soyulduğunu göreceksiniz. Bu görüntü bende öyle bir temizlik hissi uyandırıyor ki anlatamam. Ölü derilerinizden kurtulduğunuz için renk tonununda bir yada iki ton açılma olacaktır. Son fotoğrafta jeli uygulayıp ve elimin yıkamış hali. Renk açılmasını sizde görebilirsiniz.

Cildi nemlendirdiğini de söylemeden geçmeyeyim.

Bu ürünü sevmemin diğer sebebi de içerisinde paraben, lanolin ve alkol olmaması. 

Haftada iki defa yüz ve boyuna uygulanabileceği yazıyor arkasında. Ancak ben haftada bir kere yüzüme, ellerime, ayaklarıma yani kısaca nereye istersem kullanıyorum. 

Düzenli kullanımda ölü derilerden tamamen kurtulmaya, cildin sağlıklı, beslenmiş, nemli bir görünüm kazanmasını sağlıyor.

İşte böyle güzel bir ürün. Ben çok sevdim. Size de tavsiye ediyorum. 

Fiyatı da ben yanlış hatırlamıyorsam 26 lira gibi bir şeydi.

Hepinize mutlu günler!







1 Eylül 2015 Salı

ALIŞVERİŞ

               Günaydın canlarım... 
    
          Dışarıda biraz işlerim vardı ve onları hallettim. Tabii dışarısı cehennem gibi sıcak olunca kendimi bir anda Avm de buldum.  

          Biraz gezdim, serinledim, kendime geldim. Watsons, Rossmann ve Gratis'e girmezsem olmaz dedim ve girdim. 

         Bunlardan şanslı olanları sadece Gratis oldu. Öncelikle deodorantlarda indirim vardı. E benim de ihtiyacım vardı alayım bari dedim.




               Bu sefer Nivea'nın powder touch deodorantını denemek istedim. Her zaman Dove'un orijinal olanını kullanıyordum. Değişiklik şart! Fiyatıda bana 7,90 TL 'ye geldi. İndirimsiz fiyatını bilmiyorum.

               Diğer aldığım ürün ise Wet'n Wild tekli farlarından Creme Brulee. İlk başlarda çok direndim. Elimdeki açık renk farları bitireyim öyle alırım dedim. Sonra dayanamadım ava çıktım. Nereye bakarsam bakayım bulamadım. Kutsal gün bugün olacakmış ki hiç beklemediğim anda rafta dururken onu gördüm. Tabii ki de ağır çekimle değil hanım hanımcık gidip bir çırpıda kapıverdim :D 



           Kapağı biraz çizik ama böyle bir ürünü bulmuşken kapağının çizik oluşuna takılamazdım öyle değil mi? Eve gelir gelmez hemen denedim. Kısaca muhteşem. Fiyatı da 6,50 TL idi.

       Bir de ihtiyacım olan Benri disk pamuğundan aldım. Uzun süredir yeni pamuk arayışındaydım. Rossmann'da ki pamukları denedim. Ama Gratise girmişken pamukta alıyım dedim. İyi demişim değil mi? 



                Bu da toplu alışverişimin fotoğrafı işte. A bu arada pamuğun fiyatı 2,95 TL. İndirim falan yoktu yani.

           Şimdilik az hasarla çıktım mağazadan ama bir daha ki sefere ne olur bilmem. 

          Bir daha ki yazı da görüşmek üzeree...